ACI ÇEKMEK ÖZGÜRLÜKSE

"Acı çekmek özgürlükse, özgürüz ikimizde

Kavuşmak özgürlükse özgürdük ikimizde,
Elleri çığlık çığlık yanyana iki dünya,
İkimiz iki dağdan iki hırçın su gibi akıp gelmiştik.
Buluşmuştuk bir kavşakta,
Unutmuştuk ayrılığı, yok saymıştık özlemeyi,
ŞARKIMIZA dalmıştık,
Mutluluk mavi çocuk oynardı bahçemizde.

Ne sevdalar yasıyorduk gecelerde, aşkın aşk olduğunu anlıyorduk birbirimizde, ne uzaklığımız vardı onca mesafeye rağmen, birbirimizde hissediyorduk kendimizi, yüreğimizdeydik, ruhumuzdaydık birbirimizin, hiç mutlu olmamıştık böylesine, hiç sevmemiştik hiç kimseyi bu sevgiyle, yıldızlar kıskanırdı aşkımızı, karlar erirdi dışarıda aşkımızın sıcaklığından, kışlar bahar olurdu, hazan mevsimi yoktu, hep baharlar, yazlar olurdu mevsimler. Nasılda bulmuştuk birbirimizi birden bire, hiç beklemediğimiz bir yerde, önce ellerimiz birleşmişti, sonra yüreklerimiz. Hiç ayrılık yoktu aramızda her an birlikteydik sanki, bedenlerimizin yanyana olmasının ne önemi vardı ki, içimizde yaşadığımız kocaman bir aşk vardı, herşeye ve herkese rağmen. Hiç birşeyin önemi yoktu, biz vardık, sadece dünyada ikimiz vardık ve aşkımız vardı derinliklerimizde hissettiğimiz.

Acı çekmek özgürlükse, özgürüz ikimizde,
O dolaşmış daldan dala, savurmuş yüreğini,
Ben bölmüşüm yüreğimi baş kaldıran dizelere.

Acı çekmek özgürlükse bende özgürüm o zaman, kim bilir şimdi yüreği hangi dalda, hangi gülde takılı yaşıyor, nerelere de savuruyor yeni sevdalarını, ben şiirlerimde yaşıyorum onu, içimde yaşıyorum, her gün yaşarken ölerek, hasretlerin sancısını yüreğimde gizleyerek, geceleri dualar ederek, sabah uyandığımda yokluğunu acılar içinde hissederek, umutlarımı bırakmamak için direnerek, gözlerimdeki acıları gizlemeye çalışarak, sahte gülücükler saçarak, mutlu görünmeye çalışarak...

Aramakmış oysa sevmek, özlemekmiş oysa sevmek,
Bulup bulup yitirmekmiş, düşsel bir oyuncağı,
Yalanmış hepsi yalan, yalanmış hepsi yalan,
Sevmek diye bir şey varmış, sevmek diye bir şey yokmuş.

Bilmezmişim sevmenin böyle aramak olduğunu, bilmezmişim özlemek olduğunu böyle yüreğinin parçalanırcasına hasret çekeceğini, bilmezmişim kendini bu kadar kimsesiz, öksüz hissedeceğini, bilmezmişim yüzümde, kirpiklerimde yokluğunu hissedeceğimi, bilmezmişim bu kadar çok seveceğimi.

Bir gün bitiverirmiş sevdalının birinde yüreğindeki sevda, nasıl bitermiş anlayamazmışsın bile, bir bakarmışsın, çekip gidivermiş, kalakalmışsın yüreğindeki bitmemiş sevdanla acılarınla, onca inançların, inandıkların yok oluvermiştir, o değildir sanki seni onca seven, onca sözleri veren, düşünürsün nasıl inanmışım koca bir aşk olduğuna diye, düşünürsün sonra yalan sevdalarda bu kadar içten olunur muydu ki diye, iste o zaman ikileme düştüğün an olur, inanmak istemezsin, hep bir şeyler arar durursun, bitmedi, bitmez diye düşünürsün, başka mazeretler üretirsin beynin içinde yüreğinden gelen seslerle, ararsın aranmazsın, özlersin özlenmediğinin farkına varırsın ama yine anlayamazsın, yada anlamak istemezsin, mantığın kabul etmez, yüreğin kabul etmez, çok büyük diye yaşadığın sevda bu kadar kolay bitemez çünkü sana göre...

Zaman geçer seni hırpalayarak, beklersin umutla içinde hep gelecek dönecek bitmemişti ama şöyle olmuştu diye bir mazeret gösterecek sende bunu kabul edeceksindir, kendine ben biliyordum diyeceğin günü bekliyor olursun uzun zaman. Çok sonra anlarsın yalanmış hepsi, gerçek aşk diye, bir sevda yokmuş diye, yalanmış her şey, aşk yokmuş, sevda dedikleri duygu gerçek değilmiş, hepsi yalandan ibaretmiş diye... Anlarsın ki hayallerindeymiş hepsi, sadece sen sevmişsin, hayalinde düşünde onu yaşamışsın…

Acı çektim günlerce, acı çektim susarak,
Şu kısacık konuklukta, deprem kargaşasında,
Yaşadım birkaç bin yıl, acılara tutunarak,
Acı çekmek özgürlükse, özgürüz ikimizde.

Acı çektim önce sevdamı haykırarak, bitmedi diyerek, ona sevdamı anlatmaya çalışarak, çektiğim acıyı yok sayarak, incinmişliğimi hiç sayarak, gururumu ardıma atarak, aşkına sahip çık diye onun tarafından öğretildiğin aşkına sahip çıkmaya çalışarak. Sevginin asla bitmesini istemeyen onun tarafından sevgine sahip çıkmaya çalışarak. Yok sayıldığım, yaşanmamış sayıldığım günlere dek, acı çektim sonra susarak, bitmeyen sevdamı bitmiş gibi göstermeye çalışarak, suskunluğumla anlatmaya çalışarak. Acı çektim kanayarak, kendimi unutarak, acı çektim gecelerde ağlayarak, acı çektim aşkımı yıldızlara anlatarak, onlardan yardim umarak, onu dileyerek... Acılarına sarılarak, acılarını bile sebebi o diye severek.

Acılardan arta kalan, işte şu bakışlarmış,
Buğu diye gözlerimde, gün batimi bulutlarmış.
Acılarımdan arta kalan gözlerimdeki mutsuzluklarım, kirpiklerimde hiç durmayan, zamanı, yeri belirsiz, ne zaman akacağı belli olmayan gözyaşlarım, kalp ağrılarım, yalnızlıklarım, özlemlerim, içimi yakan hasretlerimin ağrıları, hiçliğimi hissetmelerim, bittiğimi bilmelerim..Gözlerimdeki kapkara bulutlarım, hep sağanak yağışlarım... Hiç bahar olmayan mevsimlerim, hep kış ayazını yaşamalarım, hep onsuzluktan üşümelerim... Binlerce kilometre öteden yaşadığım sevdanın simdi elimi uzatınca tutabileceğim halde ulaşamaz olduğumu bilmelerim. Vee sevda diye, aşk diye bir şey olmadığının farkına varmalarım... Yalanmış hepsi yalan, sevdalar yalanmış, aşklar yalanmış, insanlar yalanmış, bir gün savrulurmuşsun nereye savrulduğunu bilmediğin bir yerlere.
Ve öğrenirmişsin acılara tutunmayı, acılarınla yaşamayı.