HİÇKİMSE KENDİSİNİ VAZGEÇİLME​Z SANMASIN

Bir Gün bir Doktora,
Gerginlik ve Tedirginlikten Şikayetçi olan
Bir Hasta gelmiş.

Fakat kendisinin rahatsız,
İşlerin ise beklemeye tahammülü olmadığını söylemiş.

Doktor:
Bu işleri başka biri yapamaz mı?
Ya da bir başkası size yardımcı olamaz mı? diye sormuş.

Adam,
Onları yalnız ben yapabilirim;
Bütün işler bana bakıyor! diye cevap vermiş.

Doktor,
Sana bir Reçete vereceğim.
Bu Reçeteyi aynen tatbik etmen gerekiyor!
Diyerek, yazıp eline vermiş.

Adam reçeteyi eline alıp baktığında,
Hayretler içinde kalmış.
Reçetede,
Her gün en az iki saat işi bırakıp yürüyüş yapacaksın ve
Her haftanın yarım gününü bir
Mezarlıkta geçireceksin yazıyormuş.

Hasta adam;
Yürüyüşü anladık ama;
Neden Mezarlık? diye sormuş.

Doktor:
Oraya gidip Mezar taşlarına bakmanı istiyorum.
Mezarlıklar, kendilerini vazgeçilmez sanan İnsanlarla doludur.
Sen de onlar gibi Ölüp Mezarlığa gömülünce,
Kendinden başkasının yapmasına imkan olmadığını zannettiğin işlerin,
Başkaları tarafından da yapılmaya devam ettiğini göreceksin, demiş.
Evet, bulundukları noktada kendilerini vazgeçilmez gören;
Halbuki orada, Problem çözmek yerine
Problemin bir Parçası olduğunun
Farkına varmayan insanlar için de,
Doktorun Reçetesi geçerli değil mi?
Aslında, kendini bu Hasta adam gibi gördüğü sürece,
Herkes için geçerli bir reçete.

Hiçbirşey için “BENİMDİR” deme,
sadece de ki;“YANIMDADIR”
Çünkü ne altın, ne toprak, ne sevgili,
ne hayat, ne ölüm, ne huzur, ne de keder.
DAİMA SENİNLE KALMAZ

Hayat insanın karşısına tahmin bile edemeyeceği sürprizler çıkarıyor
Olmaz, yapamam dediklerimizi yapıyoruz
Bu benim başıma gelmez dediklerimiz, başımıza geliyor
Büyük büyük söylediğimiz laflarımızı yutuyoruz
Hayat bizi yavaş yavaş törpülüyor
Sivriliklerimiz kalmıyor…

Bu güne kadar öğrenmek istediğimiz,
yapmak istediğimiz her şeyi denedik ve yaptık.
Bana bunun bir kabiliyet olduğunu söylediler.
Hayır, denemeden hiçbir şeye YAPAMAM demedik.
Bugüne kadar. bu benim başıma gelmez demedik, hayret hayat bizi şaşırtmadı.

Afetmeyi öğrendik.
Törpüyü ben kendimiz kullandık.
Çok şükür kimse bizi törpülemedi
Çünkü yumuşak başlıyız
İnandıklarımızda inatçıyız.
Vermek vermek vermek
Hep eksiliyoruz sandık

Ama şimdi.
Okuduklarımızla ne kadar güçlendiğimizi gördük.

Başkalarını kandıramayacağımızı, sadece kendimizi kandırdığımızı öğreniyoruz.
Kendimizle yüzleşiyoruz.
Hatalarımızı keşfediyoruz.
Bilinç tazeliyor, bilinç yeniliyoruz.
Aynı kararda asla kalmıyoruz.
Belki geç oluyor, ama sonuçta oluyor.


Yaralar sarılıyor.
Sarılmayan yara kalmıyor.
Kimilerinin izi kalsa da.
Başımıza gelen her ne ise.
Sevip terk edilmek de olsa
Kavuşamamak da olsa
Ayrılmak da olsa.
Hepsinin bizim için hayırlı olduğunu anlıyoruz.
Kaderimizi yazanın sadece bizim için “hayır” dilediğini biliyoruz.
O’na güveniyoruz.
İşte o zaman hiç yanılmıyoruz.
Mutsuz da olmuyoruz.

Başımıza gelen her ne ise.
Vaki olan her ne ise.
İnandık , iman ettik.
Huzuru bulduk sonunda.

Her yeni gün yepyeni şeyler getiriyor.
Her yeni günde sonlar yaşanırken, ilkler de yaşanıyor.
Bitişler yaşanırken, başlangıçlar da yaşanıyor.
Her yeni gün yeni hasatlar yapılırken
Yeni tohumlar da ekiliyor.
Tıpkı ölümle doğum gibi.

Aşık olduğumuzu zannettiklerimize
gerçekten aşık olmadığımızı
Dostlukların aşk kadar önemli olduğunu anlıyoruz
Olmazlar için döktüğümüz gözyaşlarına üzülüyoruz
Vaktiyle kızdığımız şeylere gülüyoruz
“Boş yere kızmışım hiç değmezmiş” diyoruz
Nefretler yok oluyor,
İlk evvela kendimizle barışıyoruz
Kendi ile barışık olanın, dünya ile barışık olduğunu
öğreniyoruz.

Taşkınlıklar duruluyor
Duruluyoruz…

Hayatın sürprizleri hiç bitmiyor.
Harika bir duygu kapımızı çalıyor.
Gönlümüze buyur ediyoruz.
Her şey bitti dediğimiz anda yepyeni kapılar açılıyor.
Yepyeni insanlarla tanışılıyor.
Yepyeni fırsatlar karşımıza çıkıyor.
Her gelen gün yepyeni bir gün
Bir öncekine hiç benzemiyor.
Ve biz artık bunu.
biliyoruz.